Edebiyat

Deneme Nedir? Denemenin Özellikleri & Örnekleri

Deneme her ne kadar diğer pek çok edebiyat türüne benzer özellikler gösteriyor olsa da temelde onlardan çok farklıdır. Yazımızda; deneme nedir, özellikleri, amacı ve bir deneme yazarında olması gerekenler hakkında bilgi verdik.

Deneme Nedir?

Denemeler yazarın kesin ve net yargılara varmadan, kendiyle konuşuyormuş gibi sohbet havasında geçen yazılardır. Bu açıdan deneme nedir sorusuna cevap olarak denemeler için yazarların kendi düşünceleri aktarmak için kullandıkları bir  yazı türüdür.

Denemede kesin sonuca varılmaz, okuyucu düşünmeye yönlendirilir. Denemelerde yazarın en büyük amacı yazdığı konu ile ilgili düşüncelerini ortaya koymaktır. Bu sebeple okurun yazarın düşünceleriyle ilgili fikri yazarı ilgilendirmez.

Yazar düşüncelerini kalıplara sığdırmadan olduğu gibi yazar. Düşüncelerini doğrudan ispatlama çabasına girmez.

Dünya edebiyatında deneme türünün en büyük temsilcisi Montaigne’dir. Ülkemizde ise servet-i fünun döneminde ortaya çıkmasına rağmen asıl deneme özellikleri gösteren yazılar cumhuriyet döneminde ortaya çıkmıştır. Türk edebiyatında da Nurullah Ataç denemeler konusunda önemli içerikler üretmiştir. Denemelerde belli bir konu yoktur yazar dilediği her konuda içerik üretebilir.

 

Denemenin Özellikleri

  • Makale gibi planlı şekilde yazılan denemeler makaleden farklı olarak bir düşünceyi kanıtlama amacı gütmez.
  • Deneme seçiminde herhangi bir konu sınırlılığı yoktur. Deneme yazarı dilediği her konuda yazı yazabilir.
  • Denemeler yazarın duygu ve düşüncelerini aktaran yazılardır yani düşünceleri aktarma konusunda bir araç olarak kullanılmaktadır.
  • Yazar kaygı duymadan, acaba okuyucu ne der diye düşünmeden yazar ve kesinlik söz konusu değildir.
  • Akıcı, yalın ve açık bir anlatıma sahip olan deneme yazıları herhangi bir düşünceyi kanıtlama amacı içermemektedir.
  • Yazarın kendi kendine konuşuyormuş gibi yazmasından kaynaklı samimi bir havada geçen denemeler yazının sonunda bir düşünceyi kanıtlama, okuyucu kendisiyle aynı düşünmeye ikna etme özelliği taşımaz.
  • Denemeler ne kadar iddialı olursa olsun kısa sürede unutulan içeriklerdir.

Denemenin Konusu ve Amacı

Denemede yazar düşüncesini ispatlama amacı gütmez. Okuyucuyu düşünmeye sevk eden denemeler hayatın gerçeklerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Denemeler rahat okunabilen ve akıcı olan yazılardır. Düşüncelerini kanıtlama belge sunma amacı gütmeyen denemeler içten ve samimi anlatımla inandırıcı olmayı amaçlamaktadır. Denemeler kültür alanındaki değişme ve gelişmeli fark ettirmek, birey toplum ilişkisini ele almayı amaçlamaktadır. Denemeler tüm konularda yazılabilir ve konu sınırı yoktur genel olarak bilgi vermek, öğretmek gibi amaçları olan deneme makale mantığıyla yazılsa da makaleden kısadır ve ispat amacı gütmemektedir sebebiyle makaleden ayrılmaktadır. Denemeler konu ayrımı gözetmeksizin yazılır ancak toplumu ilgilendiren konularda yazılarak okuyucunun ufkunu açmayı hedefler. Öznel olarak yazılan denemeler sohbet havasına yazılır bu sebeple bilimsel makalelerden ayrılır.

Deneme Yazarının Özellikleri

  • Deneme yazarının genel kültürünün ve bilgi birikimin yüksek olması başarılı denemelere imza atması için oldukça önemlidir.
  • Deneme yazarı tek doğrunun kendi doğrusu olduğunu değil başka doğrularında olduğunu kabul eden bir karaktere sahip olmalıdır.
  • Deneme yazarlarının etkili denemeler yazabilmesi için hayat tecrübesi fazla olmalı ve bu sayede kaliteli içerikler üretebilmelidir.
  • Deneme ben dilinde yazılan bir yazıdır ve deneme yazarı da yazılarını anlatırken kendini merkeze alarak okuyucuya anlatır.
  • Kendi tecrübelerinden yola çıkan yazar yine kendi gözlem ve düşüncelerine ışık tutar yazılarını yazar ve okuyucuları bu çerçevede aydınlatmaya çalışır.

Deneme Türleri

Deneme çeşitleri konularına göre gruplara ayrılmaktadır. Bunları; öğretici-eleştirel denemeler, toplumsal ve felsefi konulara bireysel düşünceyi anlatan denemeler, kişisel duyarlılık ve dikkati konu alan denemeler olarak üçe ayırmak mümkündür.

  • Öğretici eleştirel denemeler resmi denemeler olaraktan adlandırılabilir. Yazar belirli bir konuyu ele alır ve konunun iyi taraflarını ortaya koyar. Okurun belirli bir düşünceye ulaşması için bilimsel ve şüpheli bir anlatım sergiler.
  • Sosyal felsefi konularda bireysel düşünceyi ele alan konularda ise yazar yaşadığı dönemin koşullarını ele alarak bilgi birikimlerini okuyucuya aktarmaktadır. Düşüncelerini okuyucu sıkmadan orta koyan yazar felsefi anlayışını da yazılarına yansıtır.
  • Kişisel duyarlılık ve dikkati konu alan denemelerde ise yazar düşünceleri duygusal bir şekilde ele alır ve aktarır içten bir anlatımın sergilendiği bu deneme türünde yazar kendi düşüncelerini içselleştirerek sorgular.

Deneme ele aldığı konulara göre de farklılık göstermektedir. Klasik, edebi, felsefe, eleştirel deneme şeklinde de konularına göre farklılaşmaktadır. Klasik denemede yazar bir konu hakkındaki görüşlerini içtenlikle anlatmaktadır. Edebi denemede edebiyat üzerine konulara yer veren yazar okuyucuya yenidünya kapıları açar. Eleştirel denemede yazar ortaya koyduğu konunun iti ve kötü yönlerini ele alarak okuyucuya sunar. Eleştirel denemede yazar okuyucuyu düşünmeye sevk eder.

Deneme Türünün Tarihsel Gelişimi

Dünya Edebiyatında Denemenin Gelişimi

Deneme Avrupa’da gelişen bir yazı türüdür. İsim babası İngiliz Edebiyat öncüsü Bacon’dur. En önemli temsilcisi ise Fransız yazar Montaigne’dir. Denemenin geçmişi çok eski zamanlara dayansa da tam anlamıyla deneme olarak 16. Yy’dan sonra ele alınabilir. Montaigne 16. Yy’da denemeler isimli kitabını yazmıştır. Montaigne hemen hemen her konuda deneme yazmıştır, Bacon ise daha çok başarı ve mutluluk temasına denemelerinde yer vermiştir. Denemenin önemi 20. YY’dan sonra daha da artmıştır. Jean Paul Sartre, Albert Camus, T.S. Eliot’da 20. Yy’da bu alanda eser veren yazarlardandır.

Türk Edebiyatında Denemenin Gelişimi

Türk edebiyatına modern anlamda denemelere, özel gazetelerle beraber çıkan yazılar zemin hazırlamıştır. Tanzimat’tan sonra, servet-i fünun döneminde Türk edebiyatına girdiği kabul edilen denemenin ilk örneği olarak 1915 yılında Cenap Şahabettin tarafından yazılan, Evrak-ı Eyyam kabul edilebilir. Türk edebiyatında ortaya çıkan denemeler genellikle şair, romancı, hikâyeci özellikleriyle ön plana çıkan yazarlar tarafından yazılmıştır. Türk edebiyatında önemli denemeler 1940 yılından sonra yazılmaya başlanmış, bu yazı türünün önemi Avrupa’dan oldukça geç anlaşılmıştır. Bunu temel sebebi ise Türkiye’nin ümmetçi anlayıştan bireyci anlayışa geçmesinin daha ileri tarihlerde olmasından kaynaklanmıştır. Çünkü deneme bireyselcilikle doğrudan alakalı bir yazı türüdür. Bu sebeple deneme türünde önemli eserler bireyselciliğin ön plana çıktığı cumhuriyet döneminde verilmiştir. Böylelikle 1940’lı yıllardan sonra deneme türünde yazan yazarların sayısı ve içerikleri de artmış ve çeşitlenmiştir. Türk edebiyatında denemeleriyle ön plana çıkan yazarlar ve eserlerine kısaca değinmek gerekirse;

  • Nurullah Ataç- Karalama Defteri, Günce, Söyleşiler, Günlerin Getirdiği
  • Suut Kemal Yetkin- Günlerin Götürdüğü, Yokuşa Doğru, Yarına İnanmak
  • Salah Birsel- Kurutulmuş Felsefe Bahçesi, Boğaziçi Şıngır Mıngır, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu
  • Cemal Meriç- Mağaradakiler, Bu Ülke
  • Sabahattin Eyüboğlu- Pir Sultan Abdal, Sanat Üzerine Denemeler, Köy Enstitüleri Üzerine
  • Ahmet Haşim- Bize Göre, Gurabahane-i laklakan, Eşkal-i Zaman
  • Refik Halit Karay- Bir Adet Saçma, İlk Adım, Üç Nesil Üç Hayat
  • Falih Rıfkı Atay- Eski Saat, Çile, İnanç, Kurtuluş şeklinde ele alınabilir.

Deneme Örnekleri

“…Şu kesin ki çocuğa kendiliğinden bir şey yapmak özgürlüğünü vermemekle onu korkak bir köle durumuna sokuyoruz. Retorika ve gramer üstüne, Cicero’nun şu veya bu cümlesi üstüne öğrencisinin ne düşündüğünü kim sormuştur? Bunları Tanrı sözü gibi belleğimize basmakalıp yapıştırırlar; harfler ve sözcükler, anlatılan şeyin kendisi haline gelir. Ezber bilmek, bilmek değildir; belleğimize emanet edilen her şeyi saklamaktır. İnsan, kendiliğinden bildiği her şeyi ustasına bakmadan, kitaptaki yerini aramadan, istediği gibi kullanır. Tümüyle kitaptan bir bilgi ne sıkıcı bilgidir! Böyle bir bilgi bir süs olarak kullanılsın: Ama temel olarak değil. Nitekim Platon, gerçek felsefenin sağlam irade, inanç ve dürüstlük, amaçları başka olan öteki bilimlerinse yalnızca süs olduğunu söyler.” (Montaigne/ Bilgi ve Düşünce)

“….Kitapları, ne cerhetmek, ne yanlış bulmak için ne de zaten ispat edilmiş diye, olduğu gibi kabullenip, konuşmalarında sana konu olsun diye oku. Bazı kitaplardan insan yalnız zevk alır; bazılarını olduğu gibi yutar. Bazılarını geveler ve hazmeder. Yani bazı kitaplardan yalnız birtakım parçalar okunur; bazıları baştanbaşa, ama inceden inceye tetkik edilmeden, bazıları ise dikkat ve itina ile okunur. Bazı kitaplar da vardır, insan onları vekil vasıtasiyle yani başkalarının onlardan çıkardıkları parçaları okur. Bu ancak kitabın değeri ve konunun önemi az olduğu zaman yapılır. Çünkü böyle başkasının süzgecinden geçmiş, kitaplar, imbikten süzülmüş adi su gibi yavan olur.” (Bacon/Okumak)

“…Bir kişi olarak ilk ödevimiz, yalan olduğunu anladığımız düşüncelerden benzerlerimizi yani bütün kişileri kurtarmaya çalışmaktır. “Ben bunun yalan olduğunu biliyorum, ben buna inanmıyorum, ama kamunun bu bağlar altında kalması, onun anlamaması daha iyi olur.” diyen kimse, öğrendiği anladığı doğrulara layık olmayan kimsedir. İnandığı bir şey yoktur onun: Bir şeyin ne doğru olduğunu düşünür, ne de yalan olduğunu. Ancak kendisini düşünür, büyük görmek için bir yol arar.Her doğru söylenebilir, her doğru söylenmelidir, yoksa çevremizi aldatıyoruz, çevremize yalan yayıyoruz demektir. (Nurullah Ataç/ Doğru İle Yalan)

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu