Arşiv

Peygamberimizin Barışa Katkıları

Peygamberimiz Hz. Muhammed, hicretten sonra Medine’de, toplumun huzur ve barış içinde bir yaşam sürmesi için bazı yenilikler yapmıştır. Bu yeniliklerin en başında, Mekke’den göç eden muhacirlerle Medineli Müslümanlar arasında yapılan “Kardeşlik Antlaşması” gelmektedir. Hz. Muhammed, Mekke’den yuvasını bırakıp gelen her muhaciri, Medineli bir Müslüman ile kardeş olmasını sağlamıştır. Medineli olan Müslümanlar, sahip oldukları her şeylerini muhacirler ile paylaşmışlardır. Bu durum, muhacirlerle Müslüman aleminin iyi ilişkiler kurmasının başlangıcıydı.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed hayatı boyunca toplumsal barışı elde etmek için her şeyini feda etmiş ve insanlara karşı adil bir şekilde davranmıştır.

Peygamberler yaratıcımız Allah tarafından tüm insanlığa doğru yolu göstermek ve yönlendirmek için gönderilmişlerdir. Hz. Muhammed kendisine peygamberlik görevi verilmeden önce de toplumun sevdiği, saygı gösterdiği ve güvendiği kişilerden arasında yer almıştır. İnsanoğlunun Hz. Muhammed’in güvenilir özelliğini görmesi de kendisine Muhammed-ül Emin (güvenilir insan) denilmesini sağlamıştır.

Hz. Muhammed henüz yirmili yaşların başındayken insanlara karşı din ve ırk ayrımı yapmaksızın kimsesiz insanları korumak için kurulmuş olan Hılful Fudul Derneği’ne üye olmuştur.

Peygamber Efendimiz’e 40 yaşında peygamberlik vasfı verildiğinde insanlara karşı hep yapıcı ve birleştirici olmuştur. Kendisine inanmayan ve kötü davranış sergileyen insanları bile hiçbir zaman dışlamamış, içine almıştır. Müslümanlar zor dönemlerden geçerken Mekke’den Medine’ye Hicret (622) ettiklerinde, Medine’de kabileler arasında yaşanan birtakım sorunlar vardır. Hz. Muhammed Evs ve Hazrec kabilelerinin barışmalarında katkıda bulundu. Medine’de Müslümanların dışında Hristiyan, Yahudi gibi farklı mezheplerden insanlar yaşıyordu. Medine’de insanların inancı ne olursa olsun,  hep birlikte huzur ve barış içinde yaşamaları için mezhep grupları arasında Medine Sözleşmesi adı verilen bir barış antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre:

  • Yahudiler inançlarında serbest olacaklar, saygı görecekler ve Müslümanlar ile kardeşçe yaşamaya başlayacaklar.
  • Şehirlerini korumak ve savunmak için birlikte el ele verip mücadele edecekler.
  • Mezhepler arasında sorunlar yaşanırsa Peygamberimiz Hz. Muhammed sorunlara müdahale edecek.

Antlaşmada da yazıldığı gibi Peygamberimiz Hz. Muhammed hangi konu olursa olsun barış yolunu izlemiş ve toplumun bir arada yaşaması için çaba harcamıştır. Arap Yarımadası dışındaki insanlara bile İslam’a davet ederken hep birleştirici bir dil kullanması Peygamberimizin barışa katkıları arasında yer alır.

Son nefesine kadar insanoğlu ile saygıyla yaşayan Peygamberimiz Hz. Muhammed, vefat etmeden önce de Veda Hutbesi’nde insanlar arasındaki barışa katkı sunmaya çalışmıştır. Kadın ile erkeğin eşit olduğunu, zengin ve fakir ayrımının olmadığını, tüm insanların birbiri üzerinde hakkı olduğunu ve kan davalarının yanlış bir olgu olduğunu insanoğluna göstermiştir. Hz. Muhammed insanların inancına ve mezhebine bakmaksızın tüm insanlığı sevmiş, vefat edene kadar her zaman toplumsal huzur ve barış için mücadele etmeyi bırakmamıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu